Nazan Zorlu
Klasik otomobil tutkusu aslında yalnızca bir araç beğenisi değildir. Zamanı, estetiği ve karakteri okuma biçimidir. Her klasik otomobil, ait olduğu dönemin ruhunu taşır. Tasarım kodlarını, sosyal ritmini yansıtan, üretildiği dönemin ruhunu taşıyan bir zaman kapsülü gibidir. Bu yüzden klasik otomobil sahibi olmak, bir taşıt edinmekten çok daha öte, ayrıcalıklı bir yaşam zevkini seçmektir. Hatlarında döneminin tasarım manifestosu, sesinde o yılların mühendislik karakteri, kokpitinde ise yavaşlamanın ve hissetmenin gerçek lüksü saklıdır.
İşte bu nedenle klasik otomobil sahipliği bir koleksiyonculuk değil, gusto sahibi olmanın en güçlü işaretlerinden biridir. Çünkü gerçek sessiz lüks gösterişte değil, zamanla değerlenen detaylarda, el işçiliğinde ve hikâyenin kendisinde saklıdır.
Bu zamansız ruhun İstanbul sokaklarına taşındığı en özel anlardan biri ise Klasik Otomobil Kulübü’nün düzenlediği, 24 Ekim Cuma günü Swiss Hotel İstanbul’dan startı verilen FIVA World Rally İstanbul – Cumhuriyet Rallisi idi.
Organizasyon dünyada klasik otomobil standartlarını belirleyen çatı kuruluş olan FIVA (Fédération Internationale des Véhicules Anciens) ve TOSFED (Türkiye Otomobil Sporları Federasyonu )’e bağlı olarak gerçekleşti. Uluslararası standartlara bağlılığı, tarihi dokuyu modern şehir ritmiyle buluşturması ve seçkin katılımcı profiliyle bu etkinlik, sadece bir yarış değil; bir kültür buluşması, bir zevk yolculuğu ve şehrin belleğine işlenen bir gelenek haline geldi.
Boğaz’ın esintisiyle parlayan krom detaylar, Ayasofya’nın gölgesinden süzülen gövdeler, tarihi yarımadanın taş sokaklarında yankılanan motor sesleri… İstanbul Klasik Otomobil Rallisi, şehrin estetiğiyle klasik otomobil ruhunun kusursuz bir birleşimi olarak her yıl yeniden doğuyor

Türkiye otomobil sporlarının en prestijli etkinliklerinden
Klasik Otomobil Kulübü’nün yıllardır özenle sürdürdüğü İstanbul Klasik Otomobil Rallisi, Türkiye’nin otomobil kültürünün en prestijli etkinlikleri arasında yer alıyor. İlk kez düzenlendiği yıldan itibaren yalnızca bir ralli değil, aynı zamanda İstanbul’un kültürel mirasını otomobil tutkusuyla birleştiren bir sahne haline geldi. Kentin tarihi güzergahlarını, mimari dokusunu ve çok katmanlı ruhunu, onlarca yıllık otomobillerle buluşturan organizasyon; hem yerel hem uluslararası klasik otomobil tutkunlarının takviminde özel bir yer edindi.
Yıllardır 29 Ekim haftasında düzenlenmesi nedeniyle Cumhuriyet Rallisi olarak anılan organizasyonun bu sene o farklılaşan iki yönü vardı. İlki organizasyonun bu sene FIVA çatısı altında uluslararası bir organizasyon kimliğine bürünmesi diğeri de TOSFED idaresine geçen ülkemizin en değerli sportif yapılarından İstanbul Park F1 pistinin de yarışın rotasına eklenmesi oldu. İstanbul Klasik Otomobil Rallisi, sadece bir sportif etkinlik değil; şehrin tarihine, estetiğine ve koleksiyoner kültürüne atılan bir imza olarak takvimlerde yer alıyor.

FIVA’nın rolü ile uluslararası standartlarda güven kazanıyor
Etkinliğin FIVA (Fédération Internationale des Véhicules Anciens) çatısı altında düzenlenmesi, rallinin uluslararası arenadaki prestijini ve güvenilirliğini güçlendiriyor. FIVA’nın belirlediği standartlar, katılımcı araçların orijinalliğinden teknik kontrollerine, rotanın planlamasından puanlama sistemine kadar sürecin tümünü kapsıyor. Bu bağlamda İstanbul Klasik Otomobil Rallisi, yalnızca İstanbul için değil, Avrupa klasik otomobil sahnesi için de referans noktası haline geliyor. FIVA bünyesinde bir organizasyon olması, katılımcıların taşıdığı otomobillerin tarihi değerini ve korunmuşluğunu uluslararası platformlarda görünür kılıyor.
Art Deco ve Vintage gövdeler İstanbul sokaklarında…
Krom detayların gün ışığında parlayışı, motor seslerinin köprülerde bıraktığı yankı, tarihi konakların önünden süzülen Art Deco ve Vintage gövdeler… İstanbul Klasik Otomobil Rallisi, şehrin sokaklarını yaşayan bir açık hava müzesine dönüştürüyor.
1920 – 1980 arası mekanik kültürün yaşayan arşivleri aynı organizasyonda
Ralliye katılan otomobiller yalnızca birer taşıt değildi hepsi kendi dönemlerini temsil eden sanat eserleri ve mekanik kültürün yaşayan arşivleriydi. 1920’lerden 1980’lere uzanan geniş bir yelpazede:
İngiliz aristokrasisinin zarafetini taşıyan roadster’lar, İtalyan tasarım evlerinin imzası niteliğindeki coupe’ler, Alman mühendisliğinin kusursuzluk anlayışını yansıtan sedanlar, Amerikan Muscle’larının kendine has özgüven tonu aynı organizasyon çatısı altında bir araya geldi.
Katılımcıların çoğu yalnızca koleksiyoner değil otomobil tarihine duyduğu saygıyı, yaşam zevkine yansıtan, kültür taşıyıcısı kişilerden oluşuyordu. Bu nedenle etkinlik aynı zamanda bir sosyokültürel buluşma, benzersiz bir networking ortamı ve tutkunun ortak dilde konuşulduğu bir topluluk deneyimine dönüştü.

Tüm bu değerlerin arkasında ise, organizasyonun fikirsel ve kültürel vizyonunu belirleyen, yıllardır klasik otomobil kültürünün Türkiye’de büyümesi için gönülden çalışan bir ekip bulunuyor. Bu vizyonun en önemli taşıyıcılarından biri de elbette İstanbul Klasik Otomobil Kulübü Başkanı Sencer Sivridağ.
Kendisi ile etkinlik startında yaptığımız röportajdan ve etkinliğin İstanbul fonunda eşsizleşen büyülü atmosferini gördükten sonra yeni sezonda klasik otomobillerine benim de katılmam kaçınılmaz oldu. Sencer Sivridağ ile kulübü ve faaliyetlerini konuştum:
-Bize öncelikle bu klasik otomobil kulübünün kuruluşu daha sonra ne faaliyetlerde bulunduğu ve Türkiye’de hem motor sporları hem de otomobil kültürü içindeki rolünden biraz bahseder misiniz?
Klasik otomobil kulübü 1990’da klasik otomobil sever birkaç kişi tarafından kuruldu. O yıldan itibaren de amacı klasik otomobil ruhunu, kültürünü ve bunu seven insanları bir araya toplayacak bir komünite oluşturmaktı. Bu amaçla kuruldu. Tabii bununla beraber klasik otomobillerimizle gezmek, onlarla vakit geçirmek için de bir takım etkinlikler yapıyoruz. Bunlardan bir tanesi de bugün gerçekleştireceğimiz Rally’miz. Bizim Rally’miz adına Rally dendiği zaman böyle süratle yapılan, yolların kapatıldığı tehlikeli yarışlar falan değil. Aslında arabalarımızla bir gezi düzenliyoruz. Ama onun da kendi içinde bazı metrikleri var. Hızlı gitmiyoruz ama belli bir hızla gidiyoruz ve hep o hızla gitmeye çalışıyoruz.

-Bu da zor mu?
-Çok zor. Şöyle ki en fazla 49 km hız veriyoruz. 49’u geçmiyoruz. Şehir dışında olsa da?
Yani bizim etaplarımız şöyle: Etaplarımızın başlangıcını yarışmacılar biliyor ama bitiş noktasını bilmiyor. Dolayısıyla bütün yol boyunca verdiğimiz 36 km ise ortalama olarak aynı km saati sağlamak zorunda kalıyor. Yani ne onun üstüne çıkacak ne onun altına düşecek şekilde. Tabi biz trafiği açık yollarda yapıyoruz. Genelde de şehir dışındaki yollarda yapıyoruz. Traktör çıkabilir, hayvan sürüleri çıkabilir, onlarla duruyorsunuz. Yol kesilmiş olabilir. İşte bunlar onun eğlenceleri. Aslında bunlarla beraber co pilot dediğimiz katılımcı ve pilot dediğimiz aracı sürenle keyifli bir zaman geçiriyorsunuz. Bir yandan da kompetisyon oluyor. Böyle oyunlarla etkinlikler düzenliyoruz. Tabii onun haricinde her ay çeşitli etkinliklerle klasik sevenleri bir araya getiriyoruz. Araçlarımızla ilgili bilgi alışverişi yapıyoruz. Hobimizi yaşayarak geliştirmeye çalışıyoruz.
-Yılda kaç tane böyle yarış organizasyonu oluyor?
-Klasik otomobil kulübünün her yıl düzenlediği üç tane yarış var. Bir bahar rallisiyle başlıyoruz. Sonra 19 Mayıs gelenekselleşmiş Batı Anadolu rallimiz, bir de Cumhuriyet Rallisi var. 29 Ekim’e denk gelen günlerde de Cumhuriyet Rallisini düzenliyoruz.

-Şimdi biraz Rally ile ilgili detayları sorayım. Ondan sonra diğer organizasyonlarınızı öğrenmek istiyorum. Kaç kilometrelik bir etapta koşuluyor?
Düzenlediğimiz bu yarış ortalama 200 kilometre bir etap sürecek. Bunun ama tamamı yarış etaplarımız değil, normal etaplarla beraber. Yarış etabı dediğimiz kısımlarda aşağı yukarı 35-40 km civarında. Bunları net olarak söylemiyorum çünkü yarışçılar da bilmiyorlar. Onlar için de sürpriz olması gerekiyor. Söylediğim gibi yarışın nerede başladığı biliniyor ama nerede bittiği bilinmiyor. Finiş hakemleri de saklı, gizli. Göremiyorsunuz. Bir bakıyorsunuz, yarış bitmiş.
-Nerede zaman kontrole gireceğiniz, nerede karne vereceğiniz noktalar da mı belirsiz?
Şöyle aslında zaman kontrolü noktaları belirli ama… Yarış içinde herhangi bir noktada sizi durdurup zaman kontrolü yapma durumumuz var. O noktaları kaçırırsanız da puan kaybediyorsunuz. İşte onlara da dikkat ediyorsunuz. Ortalamanızı orada check ettiğiniz yerler var.
-Klasik otomobilde aslında ülkemizde genel olarak bir otomobil tutkusu hep vardır. Ama klasik otomobilin de çok fazla meraklısı var tabi ki. Bu yarışlara izleyicilerden, takipçilerden ilgi nasıl oluyor?
-Aslında klasik otomobiller gördüğümüz zaman bizleri gülümseten otomobiller. Yani bir klasik otomobil gördüğümüz zaman ister istemez gülümsemeye başlıyoruz. Çünkü geçmişten izler taşıyan, belki çocukluğumuzdan, belki babamızdan ya da bir yerde gördük hoşumuza gidiyor. Çünkü güncel arabalardan çok farklılar. Tabii onların şekilleri de farklı. Dolayısıyla seyircinin çok büyük ilgisi var. Yapmaya çalıştığımız da özellikle start noktalarında seyirciyle halkla buluşturmak. Bu tarz alanları seçiyoruz. Mesela bu yarışta şimdi çok güzel Swisssotel’den Dolmabahçe’den start alacağız ama Sultanahmet Meydanı’na gideceğiz ve Sultanahmet Meydanı’nda toplanacağız. Şimdi orada Sultanahmet Meydanı’nın kalabalığında bütün bu klasik otomobiller bir araya gelecek ve halk için de ilgi çekici olacak. Seyirciler mutlu olacaklardır.

-Peki, klasik otomobil ile yıllanmış bir otomobil arasında ne fark var? Yani her yıllanan, işte 30 yılı – 20 yılı geçen otomobil klasik midir? Ne farkları vardır?
-Aslında klasik değil tabii ki her yıllanmış araç. Bir kere otomobilin o yılın özelliklerini halen koruyor olması önemli. Kondisyon olarak da iyi tutulmuş güncel trafikte kullanılabilecek durumda olması önemli. FIBA dediğimiz bir üst yapı var. Bu futboldaki FIFA gibi. O üst yapı klasik otomobili şöyle tanımlıyor: “Her gün kullanılmayan ama gününün özelliklerini taşıyan ve korunan otomobiller.” Ben de mesela babamla gezip bindiğim bir aracı tutmaya çalışıyorum. Kimi gençliğinden gençlik yıllarında sahip olduğu otomobili devam ettiriyor. Bu sadece otomobile sahip olmak değil, onun kültürü, onun duygusu ve onun hikayesini yaşamak. Yani sadece tek başına yıllanmış ya da yılı çok eski bir otomobil olması değil, onun içindeki hikayesi ve kişiye manası da çok önemli.
-Aynı modelin bile her yıl farklı farklı özellikleri olabiliyor dönemin yansıtan değil mi?
Evet doğru. Tabii onlar da farklılaştırıyor. Araçta bütünleşenler oluyor, o yılın saç şekli, giyinişi ile katılıyorlar. Hoş bir anı biriktiriyorlar.
-Klasik otomobille ilgili olarak FİVA federasyonun teknik özellik tanımları var mı?
-Önemli olan ana kriterler var. Bu kriterler klasik otomobil olarak sayılması için bir kere aracın 30 yaşından daha büyük olmasını istiyor. Tabi onun içinde yıllarına göre kendi kategorileri var: 80-70 arası, 70-60, 60 öncesi, 45 öncesi, işte pre-war denen savaş öncesi. Ve onların içinde antika tanımı da var. Özellikle de araçların o yılın özelliklerini taşımasını istiyor. Yani kullanılan ekipman olarak da yeni jenerasyona çevrilmemiş, orijinal halinin saklanmaya devam edilmiş olması gerekiyor.

–Örneğin benim 30 yaşında bir otomobilim var ve işte güzel baktım. Mümkün olduğu kadar orijinal parçaları da işte revize etmeye çalıştım. Ben de gelip yarışabilir miyim? Ya da işte yarışın başka bir kategorisi varsa onu takip edebilir miyim?
-Elbette. 30 yaşından daha büyük bir aracınız varsa biz şöyle kondisyonu kötü olan arabayı yarışa almıyoruz demiyoruz. Öyle bir durumumuz yok. 30 yaşından büyük her araç yarışlarımıza yarışmacı olarak katılabilir. Dereceye girerseniz kupanızı alabilirsiniz. Ama 30 yaşından daha küçük bir aracınız varsa yine bizim yarışlarımıza girebilirsiniz. Gezi grubu dediğimiz bir kategorimiz daha var. Gezi grubunda o otomobillerle, diğer antik otomobillerle ya da klasik otomobillerle beraber etkinliğimiz için de bir parçası olarak devam edebilir.
-Kulübünüzün diğer etkinliklerine de katılmak isteyen herkes için, soruyorum. Gelip kulübe üye mi olmak gerekir yoksa bir yarış kaydı yaptırmak da yeterli midir? Yani kulübe üye olmadan ben bu yarışlara katılabilir miyim?
-Katılabilirsiniz elbette tabi amaç zaten bir kere yarışlara gelmeye başladığınız zaman bunun parçası olmak istiyorsunuz ve ondan sonra kulübede kayıt olup kulübün bütün etkinliklerine haberdar olmak istiyorsunuz. Sonuçta kulüpçülük de bir kültürdür. Kulübe üye olursunuz. Her ay düzenlediğimiz etkinliklerimiz var. Bu etkinliklerde yine klasik otomobillerle katılıyoruz, bir araya geliyoruz.
-Nereden takip edeceğiz biz bunları?
-Klasik Otomobil Kulübü’nün web sayfasına takip edebilirsiniz
-Bu etkinlik global bir çatı altında gerçekleştiriliyor. Biraz ondan bahseder misiniz? FİVA nedir? Onun çatısı ona bağlı olarak bizim Klasik Otomobil Federasyonumuzun rolü nedir?
-Evet biz Türkiye’de biliyorsunuz TOSFED adı altına, Türkiye Otobüs Sporlarına Federasyonuna bağlıyız. O da Gençlik ve Spor Bakanlığına bağlı. İçeride böyleyiz fakat uluslararası alanda biz FİVA’nın Türkiye’deki tek temsilcisiyiz. Aynı zamanda FIVA’nın hem yurtdışı hem de yurtdışı rallilerini düzenleme yetkimiz var. FİVA, nasıl diğer futbol FİFA veya FIA’dan bildiğimiz gibi, dünyadaki antika otomobil federasyonunun en tepe noktasıdır. Biz FIVA ile beraber bu yıl World Rallimizi gerçekleşiyoruz. Cumhuriyet Rallimize denk geldi. Son bir senedir bunun hazırlığını yapıyoruz. Bir önceki tam 23 yıl önce yapılmıştı. Yine bizim kurucu üyelerimizle beraber yapıldı Ahmet Öngün zamanında.
–İkinci yani değil mi?
-Bu ikinci 23 sene sonra. 2002’de yapıldı. 23 sene sonra ikinci büyük girişimlerde bulunduk. Dünyanın çeşitli yerlerinde yapılıyor. Türkiye’ye getirdik bunu.
-Bunun farkını işin uzağında olan herkesin anlayacağı şekilde nasıl tanımlayabiliriz?
-Uluslararası bir organizasyon, FİVA bunu kendi bünyesinde de anons ederek tüm dünyaya bildiriyor. Burada böyle bir etkinlik yapılacak. Ve İstanbul olması da onları çok heyecanlandırıyor. Çünkü Avrupa’yı Asya’ya bağlayan tek köprümüz, çok heyecanlılar bu rotalar için. İlk gün onları Sultanahmet Meydanı’na, Tarihi Meydanı’na götürüyoruz. Orada tarihe tanıklık edecekler. Ondan sonra köprüden karşıya geçip birer etaplarımızı tamamlayacağız. Karşı tarafta etaplarımızı tamamlayacağız.
-Bu uluslararası alanda klasik otomobil meraklılarının da dünyanın başka ülkelerinden gelip ülkemizdeki bu organizasyona katılabileceği anlamına mı geliyor o zaman?
-Başka yerlerden oluyor. Tabii takdir edersiniz Avrupa’ya göre en doğudayız. Yani uzak memleketlerin gelmesi zor oluyor İngiltere gibi. Son dakikada gelemedi oradaki kulüp. Ama Yunanistan, Bulgaristan, Kosova gibi ülkelerden katılımcılarımız intikal ettiler.
-Onlar için çok özel bir rota tabii ki.
-Evet, onlar için özel bir rota. Zaten gelirken de bazıları araçları kullanarak geldi, bazıları çekiciyle geldi.
-Genel olarak katılımcıların dışında halkın ilgisini nasıl görüyorsunuz bu otomobilleri gördüklerinde nasıl geri bildirimler alıyorsunuz ve buluşma noktası olarak da daha ilgi çekici herkesin ulaşabileceği başka organizasyonlarınız da olacak mı?
-Olacak. Biz son iki senedir yönetime geldiğimizden beri, öncesinde de yönetim kurulundaydık zaten ama hep farklı rotasyonlar, farklı rotalar yapalım istedik. Son iki senedir de bunları yapıyoruz. Kapadokya çok isteniyordu. Bu sene baharda Kapadokya’yı yaptık. Arkasına haziran ayında Ayvalık, arkasına Midilli’yi yaptık. Burada da Sultanahmet çıkışlı, şehrin tam göbeğinde olan bu mekanda, Swiss Hotel’de çıkarah bir değişiklik yapalım dedik. Her yıl Çırağan’da gerçekleştiriyorduk. Bu sefer rota Sultanahmet’e dönünce iki tane tarihi mekan yerine böyle bir değişiklik yapalım istedik.
Ralliyi 100 katılımcıyla kesmek zorunda kaldık. Çünkü Sultanahmet Meydanı çok müsait değil. Katılım böyle 120’lere doğru giderken yüzde kapatmak zorunda kaldık. Katılımcılarımızın 80’i kadın. Bu bize çok gurur veriyor. Bundan iki sene önceki cumhuriyet rallimizde de katılım %60-65’i kadındı. Kadınlarımızın hem bizleri hem bu sporu hem de klasik otomobili sevmeleri bizi çok gururlandırıyor.
-Bu yarışa katılan en eski antika diyebileceğimiz otomobil hangisi?
-En eski 1938 model siyah kapının girişinde gördüğünüz araç var. Benim kullandığım 1952 beyaz Mercedes araç var. En eskileri bunlar. Ondan sonra işte 80-90’lara kadar dayanıyor.