Konsept ve lezzetleriyle adından söz ettiren SWOT Hospitality, Mykorini restoranının Türkiye’deki ikinci şubesini İstanbul Tersane İstanbul’da açmaya hazırlanıyor. Mikonos ve Santorini’nin kültürlerinden ilham alarak tasarlanan restoran hem mutfak hem de eğlence anlayışıyla fark yaratmayı hedefliyor.
Dubai ve Türkiye’de fine dining konseptleriyle dikkat çeken SWOT Hospitality, Yunan adalarının konseptini ve ikonik lezzetlerini İstanbul’a taşıyor. Geleneksel Yunan mutfağını modern dokunuşlarla yeniden yorumlayan restoran, sirtaki gösterileri ve tabak kırma ritüelleriyle Mikonos ve Santorini’nin büyüleyici atmosferini İstanbul’un kalbine taşıyarak misafirlerine unutulmaz anlar yaşatmayı hedefliyor.
Mykorini’nin gastronomi vizyonu, uluslararası alanda tanınan üç güçlü ismin ortak imzasıyla hayat buluyor. Açılış öncesinde menüye katkısıyla markanın yolculuğuna prestij kazandıran Michelin yıldızlı Celebrity Chef Pavlos Kyriakis, MykOrini’nin sofistike mutfak anlayışına uluslararası bir perspektif katıyor. MykOrini’nin mutfak liderliğini üstlenen Executive Brand Chef Dimitris Koumis, Akdeniz mutfağındaki uzmanlığını yenilikçi yorumlarla harmanlayarak menüyü sadelik, mevsimsellik ve kusursuz teknik üzerine inşa ediyor. Markanın operasyonel gücü ve misafir deneyimindeki mükemmeliyet anlayışı ise General Manager Theodoros Kaounas’ın liderliğinde hayat buluyor. Londra’dan Dubai’ye uzanan kariyerinde misafir deneyimi ve fine dining servisinde uzmanlaşan Kaounas, MykOrini’de her ayrıntıyı titizlikle yöneterek eşsiz bir hizmet ve benzersiz bir atmosfer sunuyor.
Açılış öncesi SWOT Hospitality CEO’su Mouhamad Hadla ve Mykorini restoranın Executive Şefi Dimitris Koumis sorularımızı yanıtladı:
Mykorini yolculuğu nasıl başladı?
Mouhamad Hadla: SWOT Hospitality olarak, Mykorini’yi Tersane İstanbul’a taşıyor olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Amacımız, Mykonos’tan Santorini’ye uzanan Yunan mutfağını İstanbul’da benzersiz fine dining gastronomi deneyimiyle buluşturmak. Misafirlerimiz, ilk adımlarını attıkları andan itibaren Mikonos’un enerjisini, Santorini’nin dinginliğini ve Ege’nin özgürlüğünü hissedecek. Şefimizin özenle hazırladığı yemekler, denizden gelen taptaze malzemelerle buluşurken, özel kokteyller ve diğer tüm lezzetler her ziyareti benzersiz kılıyor. Sirtaki ritimleri ve Ege’nin renklerini taşıyan dekorumuz ise, her anı bir kutlama gibi yaşatıyor. Her ziyarette misafirlerimize sunduğumuz, sadece lezzet değil; unutulmaz anılar ve eşsiz bir yolculuk olacak. Antalya’dan başlayıp Dubai’ye uzanan başarı hikayemizi, İstanbul’da taçlandırarak gastronomi sahnesinde yeni bir referans noktası olmayı amaçlıyoruz. Misafirlerimize sadece bir yemek değil, her ziyarette benzersiz bir deneyim sunarak, İstanbul’un gastronomi haritasını yeniden şekillendireceğiz. Swot Hospitality olarak Mykonos’tan Santorini’ye uzanan Yunan Mutfağı lezzetlerinden, Ortadoğu, Türk, Latin ve Pan Asya mutfağına kadar geniş bir yelpazede hizmet veren restoranlarımızla kazandığımız tecrübe ile İstanbul’a benzersiz bir gastronomi deneyimi sunmayı hedefliyoruz. İstanbul’un zengin kültürel dokusuyla harmanlanan ve dünya mutfaklarının en seçkin örneklerini bir araya getiren bu yeni projelerimizle, İstanbul gastronomisinde yeni bir dönem başlatacağız.
Özellikle yaz aylarında Türk turistler Yunan adalarını tercih ediyor. Mykorini’de fiyatlar nasıl olacak?
Mouhamad Hadla: Yunan bir şefle çalışıyoruz, eğlenen ve eğlendiren bir personelle hizmet sunuyoruz. Tüm çalışanlar geleneksel Yunan dansı sirtaki biliyor. Mykorini’nin 55 kişilik personelinin tamamı sirtaki yapacak. Personel hem İstanbul hem Yunanistan’da özel ders aldı. Yerli misafir mutluysa o restoran tutar ve ünlü olur. Yunan adaları ambiyansını yansıtacağız. Yunan adalarından da Bodrum’dan da daha uygun fiyatlarımız olacak.
2010 yılından bu yana Türkiye’desiniz. Yeme içme sektörünün geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Mouhamad Hadla: Türkiye’nin potansiyeli her zaman yüksek. Dalgalanmalar olabilir ama iyi hazırlanırsanız, fizibilitenizi iyi yaparsanız, iyi yer seçerseniz ve müşterinin ne istediğini doğru belirlerseniz sorun yaşamazsınız. İstanbul cazip bir turizm destinasyonu. Turist geliyor, Türkler hayatı yaşamayı seviyor. Para olsa da olmasa da eğleniyor. Bizim hedefimiz de yüzde 80 Türk misafir ağırlamak. Antalya gastronomi turizminin hızla geliştiği kentlerden biri. Biz de markalarımızla bu süreci destekliyoruz. İstanbul’da da faaliyet göstermeye başlıyoruz. Nemo’nun başarısı gerçekten ön plana çıktı ancak Ava, Asil, Mykorini gibi markalarımızda yoğun biçimde tercih ediliyor. Elbette sadece yatırım yapmak yetmiyor. Bu yatırımların başarısı için çalıştığınız ülkenin tanıtımı ve imajı da çok önemli. İşte, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın çalışmaları bu aşamada elimizi kuvvetlendiriyor. Çünkü gastronomi turizminin değerinin bilinmesi hepimiz için çok önemli. Uzun süredir turizm sektörünün içindeyim. Birçok alanda ve ülkede çalıştım. Türkiye çok özel bir ülke.
Mykorini’de misafirleri neler bekliyor, imza yemeğiniz nedir? Sürdürülebilirlik adına neler yapıyorsunuz?
Şef Dimitris Koumis: 3 aydır İstanbul’dayım. Çok özel ve heyecan verici bir şehir. Geleneksel Yunan tatlarını çağdaş mutfak dokunuşlarıyla bir araya getiriyoruz. Sadelikte saklı olan inceliği öne çıkarıyoruz. Her tabağımız imaza olmaya aday benim için. Balık ve deniz ürünleri ön planda olacak. Kalamar ve Feta peynir Yunanistan’dan geliyor. Sofranıza gelen otlar, Ege köylerinden geliyor. Türk peynirlerini çok beğendim. Ayvalık’a gittim zeytinyağını çok beğendim. İstanbul baharat açısından çok zengin. Aktarları dolaştım ve çok ürün aldım.
Ayrıca balı da buradan alıyoruz. Yerel ürün kullanıyoruz. Tedarikçilerimiz Türkler. Semt pazarlarından alış veriş yapıyoruz. Her Cuma Kasımpaşa pazarına gidiyoruz, taze ürün alıyoruz.
Türk mutfağı hakkında düşünceleriniz neler?
Şef Dimitris Koumis: Türk ve Yunan mutfakları çok benzer. Tencere yemeklerini çok seviyorum. Kuru fasulye ve mantı favorim. Süzme yoğurt çok özel bir lezzet. Kahvaltıda kaymak yemeyi çok sevdim.
Kariyer yolculuğunuz hakkında bilgi alabilir miyiz?
Şef Dimitris Koumis: St. Regis ve Costa Navarino gibi destinasyonlarda çalıştım, farklı ülkelerde tecrübe edindim. Akdeniz lezzetlerinde ustalığımı, gelenek ve yeniliği harmanlayarak ortaya koyuyorum. Yunanistan’ın ünlü şefleriyle çalıştım. 33 yaşındayım ve yemek yapmak yalnızca bir meslek değil; bir yaşam biçimi benim için. Akdeniz’in parlaklığını yansıtan zarif ve mevsimsel tabaklar yaratmayı seviyorum. Menümüz, çağdaş dokunuşları otantik Yunan lezzetleriyle harmanlıyor ve en taze Yunan adası lezzetlerini sunuyor. Ege’nin taptaze esintilerini modern dokunuşlarla harmanlayan menümüzde, Mikonos ve Santorini’nin özgün tatlarını keşfe davet ediyoruz. Izgara deniz ürünlerinden taptaze salatalara uzanan menümüz, Ege’nin güneşini, denizini ve ruhunu her lokmada hissettiriyor. Özel mezeler ve ahtapot salatasından renkli salatalara kadar her tabağımız hem göze hem damağa hitap ediyor.
.jpg)


.jpg)