Dior’un yeni kreatif direktörü Jonathan Anderson, Maison için hazırladığı ilk koleksiyonu Paris’teki tarihi Hôtel National des Invalides’te özel bir defileyle tanıttı. Tarihsel referansları çağdaş bir bakış açısıyla biraraya getiren Anderson, Dior’un mirasını derinlemesine inceleyerek markanın dilini yeniden yorumladı.
Gelenekle Gelecek Arasında Bir Moda Diyaloğu
Anderson’ın koleksiyonu, giyim sanatının sunduğu estetik ve formal kavramını da yeniden yapılandırıyor. Dior’un ikonik Bar ceketi, smokin detaylarıyla modernize edilirken; Christian Dior’un haute couture arşivlerinden ilhamla kurgulanan silüetler, kargo şortlarla şekilleniyor. Keskin hatlı redingotlar bol kesim denimlerle buluşuyor; 18. ve 19. yüzyıla ait Fransız işlemeleri ise kazaklara ve spor ayakkabıları üzerinde markanın çizgilerini yansıtıyor.
Sanatla İç İçe Bir Defile Alanı
Defilenin yapıldığı alan, Berlin’deki Gemäldegalerie’nin kadife kaplı salonlarından esinlenerek özel olarak tasarlandı. Mekanın duvarlarında, Louvre Müzesi ve İskoçya Ulusal Galerileri’nden ödünç alınan, 18. yüzyıl Fransız ressamı Jean Siméon Chardin’in iki natürmort eseri sergilendi. Bu seçki, modayla sanatı aynı sahnede buluşturarak koleksiyonun kültürel derinliğini daha da pekiştirmeyi amaçladı.
Jonathan Anderson ile Dior İlk Koleksiyonu Paris’te Tanıtıldı