İstanbul Modern Fotoğraf Galerisi, çağdaş video sanatçısı Ali Kazma’nın üretimlerine odaklanan “Aklın Manzaraları” başlıklı kişisel sergisine 13 Haziran 2025 – 1 Şubat 2026 tarihleri arasında ev sahipliği yapıyor.

Mürekkep Evi – Sentimental , Sumi, Alberto Lizbon’da adlı üç sergi Türkiye’de ilk kez yer alıyor. Sergi, sanatçının kitap, edebiyat, bilgi üretimi ekseninde şekillenen yeni ve geçmiş dönem yapıtlarını bir araya getirirken hayatı oluşturan “an”ların en uzun şekli “Aklın Manzaraları”nı oluşturuyor. Bir bütünü meydana getiren hayatın kısa süreçleri çok yönlü bakış açısıyla geçmişten geleceğe bir yaşam kesitinin devamlılığını belgeliyor.
“Aklın Manzaraları” sergisi, Kazma’nın 2010’lardan itibaren kitap, edebiyat ve bilgi üzerine odaklandığı üretimlere yoğunlaşıyor. Sanatçı, özellikle triptik (üç ekran) formatında “Mürekkep Evi” (2023), “Sentimental” (2022) , “Alberto Lizbon’da” (2024) çalışması için şu ifadeleri kullanıyor: “Manguel ve Pamuk üzerinden gerçekleştirdiğim iki çalışma ve yıllar içerisinde geliştirdiğim sinematik araçların yardımıyla son beş yıldır hedefim; kitapların maddenin ötesinde, ne olduklarına dair bir şeyler söyleyebilmek.”
Alberto Lizbon’da (2024)
“İzleyici, anlatıyı gözleriyle kendi başına oluşturmalı”

Diptik (çift ekran) hazırlanan, “Alberto Lizbon’da” (2024): Arjantinli yazar ve kitap tarihçisi Alberto Manguel’in kütüphanesinin Fransa’dan Portekiz’e taşınma sürecini gözler önüne seriyor. Kazma: “Arjantin asıllı Kanadalı yazar – okur Alberto Manguel, benim tanıdığım en bilgili insan. 40 bin civarında kitabı var bu büyük kütüphane Fransa’da iken çeşitli nedenlerle toplanıp depolandı, Montreal’e, Lizbon’a gitti. Lizbon belediyesi hepsini alalım, size bir bina verelim, istediğinizi yapın dediler. Alberto bu süreci çekmemi istedi. Ben de üç sene boyunca üç- dört ayda bir gidip kütüphanesinin Lizbon’a yerleşmesi, kitap üzerinden kurulan, düşünsel ağır basan bir hayatın maddeye, maddenin edebiyata dönüşmesi üzerine sorular üzerine bir video kurdum.
Alberto Manguel , Ali Kazma’nın çalışması için Görmek ve Görülmek başlıklı yazsı altında şunları söylüyor: “Onunkisi gezgin bir göz değildir; merceği dışarı uzanıp rastgele görüntüler yakalıyormuş izlenimi vermez. Aksine izleyicide gözlerinin önünde gerçekleşen her şeyin akışını, zaman ve suyun devinimini, mekânın genişlemesini ve daralmasını algılamak için Ali’nin göz merceğini bir sel kapağı gibi açtığı izlenimini uyandırır.” diyor. Sergiyi gezenlere için Manguel, şöyle bir öneride bulunuyor : “Sahne bir kez kurulduktan ve görme nesnesi sunulduktan sonra izleyici, anlatıyı gözleriyle kendi başına oluşturmalı, sunulan parçalardan sezgisel dünyasını tatmin edecek bir öykü yazmalıdır.”. Alberto’nun kütüphanesi üzeri yazdığı Kütüphanemi Toplarken ve Kütüphane mi Yerleştirirken, Geceleyin Kütüphane gibi eserleri var.”
Sumi; zanaatin beden ile bir ilişkisi var

Japonya’nın Nara kentinde Kobalen atölyesinde yaklaşık 600 yıldır sürdürülen geleneksel Japon kaligrafi mürekkep üretimini belgeleyen “Sumi” (2025), sergide ilk kez gösteriliyor. Ustadan çırağa aktarılan sumi kaligrafi mürekkebinin yapım sürecinde üretimin ve zanaatın beden ile ilişkisi, satır aralarında hayal gücü izleyiciye teslim edilerek, gösteriliyor. Bu yapıtlar, mürekkep üretimi ve yazı sanatını merkeze alan geleneksel zanaatları belgeleyen önemli video eserleri arasında yer alıyor.
Kazma: “Aklın içindeki düşüncenin, yaratım sürecinin birbirleriyle ilişkileyen imajlardan sonra en başa dönüp o çemberi kapatmak istedim. Malzeme; benim esasen başladığım, yapmayı iyi bildiğim sinemanın da çok uygun olduğu işe geri dönüp çemberi tamamlamak amacıyla böyle bir sergi yaptım. Mürekkep üzerine bir iş yapmak istedim, benim için zanaat çok önemli. İyi yapılan işlerin devam etmesi, aktivitenin etrafında oluşan değerler, özen, dikkat, bilginin arttırılması ve malzeme ile kurulan ilişkinin insan üzerinde terbiye yaratan hali beni çok ilgilendiriyor. Onun için Japonya’nın en önemli zanaat merkezlerinden Nara’da bu çalışmayı yaptık.”
Orhan Pamuk’un kişisel arşivi ve yaşam alanı
“Mürekkep Evi” (2023) ve “Sentimental” (2022): Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk’un kişisel arşivine ve yaşam alanına odaklanan videolardan oluşuyor. Üç senelik bir süreçte Mürekkep Evi’ni hazırlayan Kazma, sergisinin bu bölümü için şunları söylüyor: “Orhan Bey’in evinde yetmiş gün yaşarken, yazarken, çizerken çekim yaptım. Orhan Veli el ile yazan bir yazar. Yazarlık kariyerinin başlangıcından beri sakladığı 25 binden fazla sayfadan oluşan el yazması müsveddeler var evinde. Bütün romanlarının el yazmaları muhafaza edilmiş. Orhan Bey sadece yazmıyor, defterlerinin kenarlarına desenler yapıyor, çiziyor, boyuyor ve kendine notlar yazıyor. Akordeon defterleri gibi kendine has bir sanat eseri olan günlükle, resim arası çalışmalar yapıyor. Bunların hepsini görmek, kendini nasıl organize ettiğini, nasıl yaratıcı sürecine başladığını, ilerlettiğini, şüphe ettiğini, sonuçlandırdığını bu süreç içerisinde gördüm. Ve etrafında bıraktığı izlerden de Orhan Pamuk özelinde bir insan nasıl düşünür, yaratıcı bir insan nasıl yeni bir şeyi ortayı çıkarır üstüne düşündüm. Bu işin diğer bir özelliği de ve Sentimental’de senkronize işler yer alıyor.” Ayrıca bu kadar çok sayfalar arasında çalışmak için Kara Kitap’a karar kıldığını açıklayan Kazma, yaklaşık bir ay boyunca Kara Kitap’ın el yazmalarımdan başka bir şey çekmediğini ve 3000 sayfanın tamamını sayfa sayfa filme aldığı belirtiyor.
Çekilen 200 saati aşkın görüntünün ardından altı ay veya bir yıl olarak planlanan projeyi tamamlamak iki buçuk yıl sürdü. Bazı imajlar senkron, kilitliler birbirine. Orhan Pamuk çalışmasında bir video yaklaşık 47 dakika, diğeri 48 dakika ve 46 dakika sürüyor. Yani her seferinde farklı bir ses ve görüntü kombinasyon görülüyor. Kazma bu çalışma tarzındaki amacını; videonun yapısının ve sürekli ürettiği permütasyonların eseri sonsuza kadar taze tutması, yeni düşünce ve eserlere etkileşim yolları sunmaya devam etmesi olarak belirtiyor. “Beynimizde biraz böyle çalışıyor; her noktada bağlama farklı olarak, farklı ilişkiler kuruyor ve kurduğu bu ilişkilerden farklı sonuçlar, düşünme yolları çıkarabiliyor. Ben burada birazcık onu taklit etmeye çalıştım diyelim. Ortada Orhan Bey, kenarlarda yaptığı esas aktiviteyi destekleyen topladığı objelerini, yazılarını, aile fotoğraflarını, mürekkep lekelerini, sulu boylarını, kendine yazdığı notları, mektupları, altını çizdikleri, babasından kalan kitapları göreceksiniz.”
Ayrıca sanatçı, bu çalışmada daha zor bir şeyi deneyerek üç imajı birbirine bağlamadan üç farklı şeyin çoğunlukla işleyebileceği bir sistem yaratmaya çalıştığını ifade ediyor.
Hafıza Mekânları ve Edebiyat İzleri
Sergide ayrıca Kazma’nın 55. Venedik Bienali Türkiye Pavyonu’nda yer alan “Hat” (2013) ve “Dövme” (2013) başlıklı çalışmaları da yeniden izleyiciyle buluşuyor. Sergiyle eş zamanlı hazırlanan katalog, sanatçının üretim süreci ve sergideki yapıtlarla ilgili detaylı bilgiler içeriyor. Yayında ayrıca, Orhan Pamuk’un “Mürekkep Evi”, Alberto Manguel’in “Görmek ve Görülmek: Ali Kazma’nın Sanatı” ve Kazma’nın “Bir Şair Nasıl Filme Alınır?” başlıklı yazıları da yer alıyor.
“Aklın Manzaraları” sergisinin küratörlüğünü Öykü Özsoy Sağnak ve Demet Yıldız Dinçer, asistan küratörlüğünü ise Yazın Öztürk üstleniyor. Sergi, Burgan Bank’ın dijital markası ON Dijital Bankacılık sponsorluğunda gerçekleşiyor.
Kazma hakkında: İnsan Faaliyetlerinin İzini Süren Bir Göz
1971 yılında İstanbul’da doğan ve Paris’te yaşayan Ali Kazma, video ve fotoğraf temelli işleriyle insan emeğini, üretim süreçlerini ve bu süreçlerin toplumsal işleyişlerini belgeliyor. Kazma, sanayi, bilim, ekonomi, tıp ve zanaat gibi alanlardaki faaliyetleri gözlemleyerek, bu eylemlerin zaman, mekân, beden ve davranış üzerinden nasıl örgütlendiğini inceliyor.
2001’de UNESCO Sanata Destek Ödülü, 2010’da Nam June Paik Medya Sanatı Ödülü’ne layık görülen sanatçı, 2013’te 55. Venedik Bienali’nde Türkiye’yi temsil etti. İşleri bugüne kadar MoMA (New York), Tate Modern (Londra), Fondation Cartier (Paris) ve İstanbul Modern gibi prestijli kurumsal koleksiyonlara girdi.