Günay Demirbağ
Cenevre Turizm ve Kongre Vakfı Genel Direktörü Adrien Genier, şehrin turizm stratejisini ve saatçilikten bilim turizmine uzanan deneyim odaklı projelerini anlattı. Yaptıkları çalışmalarla Cenevre’yi farklı kılan lüks deneyimler, kültürel etkinlikler ve gençlik odaklı programlarla şehrin uluslararası görünürlüğünü artırmayı hedefliyor.
Cenevre Turizm ve Kongre Vakfı nasıl bir yapı? Vakfın temel amacı nedir?
Biz, Cenevre’nin tanıtımını ve turizm potansiyelini artırmayı hedefleyen özel bir vakıfız. Cenevre’yi uluslararası alanda daha görünür kılmak, ziyaretçi profilini çeşitlendirmek ve şehrin ekonomik katkısını güçlendirmek için çalışıyoruz. Aynı zamanda GHPG’nin yönetim kurulunda da yer alıyorum. Ben 7 yıldır turizm alanında çalışıyorum bu kuruluşta. Her zaman İsviçre şehirleri güzel şehirler olarak bilinir. İşte güzel bir eski tarihi kent merkezi, şehir merkezi vardır. Bir göl manzarası vardır. Arkasında karlı dağları vardır ama hani birbirine benzer özelliktedir. Ama Cenevre’yi işte Luzern’den ya da başka herhangi bir İsviçre şehrinden farklı kılan, rekabetçi avantaj sağlayan şey sunduklarıdır. Alışveriş, deneyim lüks sunarken bunları farklılaştırabiliyor. Örneğin kendi saatinizi dilediğiniz şekilde tasarlayabiliyorsunuz.
Cenevre, özellikle saat endüstrisiyle özdeşleşmiş bir şehir. Sizce saat sektörü turizme nasıl bir katkı sağlıyor?
Saat endüstrisinin sadece ekonomik değil, aynı zamanda imaj açısından da büyük bir katkısı var. Saatçilik, Cenevre’nin kimliğini farklılaştırıyor. İsviçre’nin diğer şehirleri gibi güzel bir göl manzaramız, tarihi merkezimiz ve dağlarımız var; ancak Cenevre’yi Luzern ya da Zürih’ten ayıran, sunduğu lüks deneyimi ve özgün markalaşma gücü.
Artık turistler sadece saat almaya değil, kendi saatlerini tasarlamaya geliyorlar. Bu, deneyim odaklı turizmin bir örneği.
Bu bağlamda gelecek planlarınız neler? Özellikle saatçilik alanında yeni projeleriniz var mı?
Evet, bütün yatırımlarımızı deneyimsel turizme odaklıyoruz. Artık sadece müze ziyareti değil, canlı üretim ortamlarını da ziyaret edebileceğiniz deneyimler sunuyoruz. İnsanlar üretim sürecine tanıklık ediyorlar.
“Cenevre Saatçilik Sanatı Rehberi”, bu alandaki en kapsamlı çalışmamız olacak. Bu rehber, Cenevre’nin saat endüstrisinde neden bir beşik haline geldiğini, geçmişini ve gelecekte neler sunacağını anlatıyor.
“42 BM kuruluşu ve 750 sivil toplum örgütü bulunuyor.”
Cenevre’nin genel turizm profili nasıl? Ziyaretçiler kimlerden oluşuyor?
Diğer alanlarda turizme baktığımızda Cenevre’nin ziyaretçi profili çok daha farklıdır. Birçok başka şehre hem turizm hem de iş amaçlı seyahat eden ziyaretçiler olsa da Cenevre’de bunların ikisinin olduğunu görüyoruz. Bunları dört başlık altında toplayabiliriz. Bir bireysel ziyaretçiler var, ticaret alanında çalışanlar, iki fuar katılımcıları ve etkinlikler katılanlar, medikal sektörüne yönelik bir çok etkinlik gerçekleştiriliyor. Cenevre’ye gelen ziyaretçi profili oldukça özel. Dört ana kategori var:
Bireysel turistler, Ticaret ve iş seyahatine gelenler, Fuar ve etkinlik katılımcıları, Uluslararası kuruluş temsilcileri – özellikle Birleşmiş Milletler ve STK’lar.
Cenevre’de 42 BM kuruluşu ve 750 sivil toplum örgütü bulunuyor. Ancak son dönemde özellikle ABD’nin bütçe kısıtlamaları nedeniyle bu faaliyetlerde azalma yaşandı. Bu yüzden konaklama sayısındaki düşüşü konferanslar, seminerler ve spor etkinlikleriyle telafi etmeye çalışıyoruz. Cenevre’deki gecelik kalışların %20’sini BM faaliyetleri ve STK faaliyetleri oluştururdu. O yüzden de bizim bunların, yerine başka bir şeyle ikame edip, konferanslarla, seminerlerle vs. o düşünüşü bir şekilde göğüslememiz gerekiyor. Ona yönelik faaliyetlerimiz var.
“SailGP, Cenevre için büyük bir çekim merkezi oldu”
Yeni etkinlikler ve fuarlara destek verme konusunda vakfın politikası nedir?
Elbette, daha fazla etkinlik düzenlemek turist çekmek için önemli. Ancak biz tek bir etkinliğe bel bağlamak yerine yılın her dönemine yayılan etkinlikler planlıyoruz.
Örneğin bu yıl Cenevre’de SailGP düzenleniyor. Bu, saatte 100 km hızla giden teknelerin yarıştığı uluslararası bir organizasyon. Cenevre için büyük bir çekim merkezi oldu.
Ayrıca fuar düzenlemek de çok önemli ama ben şahsen tek bir etkinliğe bel bağlayarak turizm gelirlerini veya turist sayısını arttırmaktan yana değilim. Çünkü tek bir etkinlik olunca herkes onun ziyaretine gelir ve yılın geri kalanı boş geçer. Halbuki yaygınlaştırmak ve doluluk oranlarını arttırabilmek için yıl boyunca devam edecek şeyler yapmak lazım diye düşünüyorum. Mesela üzerinde çalıştığımız spor etkinlikleri var, fuarlar ve aynı zamanda konferanslar var. Bu düzenlenecek olan konferanslarla ve toplantılarla da bu sayıyı artırmayı amaçlıyoruz. Mesela ihalesine katıldığımız bu oyun, bilgisayar oyunu etkinliklerinden biri var e-spor etkinlikleri üzerine de çalışıyoruz. Lyon’da düzenlenen bir e-spor turnuvasında çoğu 18 yaşın altında 15 bin genç katılımcı vardı. Bu tür etkinlikler, gençleri ve ailelerini Cenevre’ye çekmek açısından çok faydalı.
Grand Prix ile vakfınız arasında nasıl bir ilişki var?
Bu bir karşılıklı ortaklık ilişkisi. Grand Prix’in tanıtımı, medya görünürlüğü ve uluslararası bilinirliği için pazarlama çalışmalarını birlikte yürütüyoruz. Böylece hem etkinliği hem de Cenevre’yi aynı anda tanıtıyoruz.
Cenevre, lüks yaşam ve alışveriş temasıyla tanınıyor. Bunun dışında odaklandığınız yeni temalar var mı?
Evet, özellikle bilim turizmi alanına yoğunlaşıyoruz. Cenevre, dünyanın en önemli bilim merkezlerinden biri. CERN, yani Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi burada bulunuyor. “Tanrı parçacığı”nın keşfedildiği yer. Şimdi de ünlü mimar Renzo Piano’nun tasarladığı Science Gateway projesi geliyor. Bu, bilimi halkla buluşturacak büyük bir açılım olacak. Ayrıca Nations Gateway adlı yeni bir proje üzerinde çalışıyoruz. Farklı ulusları bir araya getirip çok taraflı diyalogları teşvik etmeyi amaçlıyor.
Cenevre zaten 170 farklı milletten insanın bir arada yaşadığı bir şehir. Bu çeşitliliği turizm temalarımıza da yansıtıyoruz. Patek Philippe Müzesi var ki bence en iyilerinden biridir. Şimdi Geneva Watchmaking Guide’ı başlatacağız. Bir de hazırlanan, Cenevre Saatçilik Rehberi var. Saatçiliğin geçmişi, özellikleri, hikayesi vs. hepsi onun bir parçası.
Cenevre’nin sembollerinden biri olan göldeki fıskiye de aslında saat endüstrisiyle bağlantılı değil mi?
Kesinlikle! Bu hikâye çok ilginçtir. Eskiden saat üreticileri, Ron Nehri’nin sularını hidroelektrik güç olarak kullanırlarmış. Akşam atölyeler kapandığında suyun basıncı dışarı fışkırır ve bugünkü Cenevre Fıskiyesi (Jet d’Eau) ortaya çıkmış. Yani aslında Cenevre’nin en ünlü simgesi, saat endüstrisinin bir yan ürünü.
Son olarak, geleceğe baktığınızda Cenevre turizmi için öncelikli hedefleriniz neler?
Cenevre’nin geleceğini üç eksen üzerine kuruyoruz: Deneyimsel lüks – Saatçilik, alışveriş ve gastronomiyle birleşen deneyimler. Bilim turizmi – CERN ve bilim temalı etkinliklerle fark yaratmak. Uluslararası etkinlikler ve gençlik odaklı turizm – e-spor, konferanslar ve kültürel programlarla yıl boyu canlılık sağlamak. Amacımız, sadece bir turizm şehri değil, dünyanın entelektüel ve kültürel buluşma noktası olarak Cenevre’yi konumlandırmak.
Türk ziyaretçilerde yüzde 26,6 artış
Son dönemde Türk turistlerin Cenevre’ye ilgisinin arttığını görüyoruz. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Türk pazarı Cenevre açısından dikkate değer bir büyüme ve güçlü bir potansiyel sergiliyor. Türkiye’nin lüks, kültür ve gastronomi alanlarına olan artan ilgisi, zarafet, yaratıcılık ve özgünlüğü bir araya getiren Cenevre ruhuyla mükemmel bir uyum içinde. Yalnızca turizmde değil; aynı zamanda kültür, ekonomi ve iş dünyasında da iki ülke arasında daha güçlü işbirliklerinin gelişeceğini ve bağların daha da derinleşeceğini düşünüyoruz. Bugün Cenevre’de konaklayan turistlerin yaklaşık yüzde 10’u Türkiye’den geliyor. Üstelik Türkiye’den gelen ziyaretçilerin konaklama sayısı geçen yıla göre yüzde 26,6 oranında artış gösterdi.