İstanbul, GPHG Saat Oscar’ı adayı saatleri ilk kez Vakko Sumahan’ın Boğaz esintisinin içlerine dolduğu odalarında ağırlanmaya başlandı. GPHG başkanı Raymond Loretan ile olan söyleşime geçmeden önce GPHG hakkında kısa bir bilgiyi aktarmak isterim: 2001 yılında kurulan Grand Prix d’Horlogerie de Genève (GPHG), 2011 yılından itibaren kamu yararına çalışan bir vakıf. Bu vakfın temel amacı, en dikkat çekici çağdaş eserleri öne çıkararak, ödüllendirmek ve saatçilik sanatını dünya çapında tanıtmak.
GPHG Akademisi’nin 1.050 üyesi bulunuyor. Bu yılki yarışmaya 184 markanın sunduğu 302 model katıldı. Ön elemeyi 84 adet kol saati ve 6 duvar saati geçti. Büyük final öncesi dünya sergilemesine çıkartılan The Grand Prix d’Horlogerie de Genève (GPHG) Saat Oscar’ının 2025 yılı aday saatleri, Şanghay’dan sonra İstanbul’da ilk kez saat severler, koleksiyonerler, saat profesyonelleri ve basın mensuplarının beğenisine sunulmak için geldi.
Vakko Group öncülüğünde, Vakko Hotel Sumahan Bosphorus’da 15- 20 Ekim tarihlerinde sergilenen saatler gerçekten görmeğe değer eserler.
Bağımsız saatlerin katılımında artış var
Saat ustalarının yıllarca emek verdiği, tüm yeteneklerini ve sanatlarını gösterdikleri bu eşsiz modellerden biri, 13 Kasım 2025’de Cenevre’de dünyaca ünlü jüri üyeleri tarafından değerlendirilerek ‘Saat Oscar’ını alacak. Yarışacak saatlerin yaklaşık yüzde yirmisi üç gruba (Louis Vuitton, Chopard, Audemars Piguet) ait markaların saatlerinden oluşuyor. Bu sene dikkat çeken bir diğer ayrıntı da bağımsız saatçilerin ürünlerinin daha fazla yer alması.
Kadın komplikasyonlar ve saat yapımcılığına renk katan, tasarım harikası mekanik saatler benim en çok dikkatimi çeken eserlerin başında geliyor. MB&F’in bu yıl Bvlgari ile birlikte birlikte tasarladıkları Serpenti modeli de mükemmel olmuş. Lüksün ve tasarımın zirvesi diyebiliriz. Bu özel saatlerin en pahalısı ise Louis Vuitton markasına ait Escales Autour du Monde isimli cep saati; değeri 3.150.000 CHF.
GPHG’nin 2018 yılından beri vakıf başkanlığını Raymond Loretan üstleniyor. Kendisine saat Oscarları ve İstanbul’daki sergi hakkında merak ettiklerimizi sorduk
- Sayın Loretan İstanbul’a gelişinizin temelinde nasıl bir motivasyon var?
İstanbul’a gelişimizin temelinde çok güçlü bir sembolik anlam var. İstanbul bir köprü. Sadece coğrafi değil, kültürel ve tarihsel olarak da Doğu ile Batı’yı birleştiren bir şehir. Bu bağlamda GPHG’nin felsefesini mükemmel bir şekilde yansıtıyor. Biz de saat ustalığına bakış açımızı bir köprü gibi görüyoruz – geçmişle geleceği, gelenekle inovasyonu, sanatla mühendisliği buluşturan bir yapı.
Burada olmaktan gerçekten mutluyum. GPHG olarak dünyanın birçok farklı yerinde saatlerin evrensel dili üzerine konuşmalar yapıyoruz. Çünkü saat sadece bir aksesuar değil; içinde zanaat, ustalık, teknoloji, inovasyon ve en önemlisi çok katmanlı bir kültürel miras taşıyor. Biz bu mirası görünür kılmak istiyoruz.
“Saatçiliğin evrensel değerlerini daha geniş kitlelerle buluşturmayı hedefliyoruz.”
Saatçiliğin tüm alanlarında mükemmelliği onurlandırmak istiyoruz. Amacımız; büyük markalardan bağımsız üreticilere kadar tüm sektör paydaşlarının sanatsal yeteneklerini, teknik yeniliklerini ve duygusal derinliklerini görünür kılmak.
Farklı şehirlerde gerçekleştirdiğimiz sergilerle GPHG’nin küresel etkisini artırmayı ve saatçiliğin evrensel değerlerini daha geniş kitlelerle buluşturmayı hedefliyoruz. Gelenek ile yaratıcılığı, Doğu ile Batı’yı, geçmiş ile geleceği bir araya getirerek saatçiliğin kültürel mirasını geleceğe taşıyoruz.
-Türkiye, İsviçre’nin saat ihracatı yaptığı ülkeler arasında ilk 20’nin içerisinde yer alıyor. Bu ihracatta geçen yıla oranla pozitif yönde bir ivme görülse de şu anda ülke de ekonomik bir sıkıntı söz konusu.
Evet, ekonomik koşullar her yerde zorlayıcı. Ancak bu dönemde bile saatçiliği desteklememiz gerekiyor. Biliyorsunuz, “Challenge” ve “Küçük İbre” gibi daha ulaşılabilir fiyat aralıklarında saatleri kapsayan kategorilerimiz var. Bu modellerdeki tecrübeleri ve işçilikleri paylaşmak bizim için çok değerli. İstanbul’u rotaya dahil etmemiz, bu sanatın herkes tarafından keşfedilmesi ve değerinin anlaşılması için güçlü bir fırsat oldu.
- Peki, İstanbul gelecek yıl da GPHG turunda yer alacak mı?
Gelecek yıl için İstanbul planlarımız arasında yok. Çünkü dünya çok büyük ve farklı şehirleri de ziyaret etmek istiyoruz. Ama bu bir kerelik bir ziyaret değil. Geri dönmemiz gerektiğini düşünüyoruz.
İyi bir partnerle çalışmak çok önemli. Vakko ile bu anlamda mükemmel bir uyum yakaladık. Vakko kendini çok iyi konumlandırmış bir marka; kültürel, seçkin ve vizyoner bir yapısı var. Dürüst olmak gerekirse, 2-3 yıl içinde tekrar gelirsek harika olur.
- Vakko ile olan iş birliğiniz nasıl başladı?
Hikâye oldukça basit. Fas’ta bir sergi düzenlemiştik. Türkiye’nin İsviçre Büyükelçisi Guillaume Scheurer oradaydı. Bize, lüks ürünleriyle tanınan Vakko’yu önerdi. Ardından iletişime geçtik ve Şubat ayında bir araya gelerek daha yakından tanıştık. Sonuçta bu güzel iş birliği doğdu.
- GPHG olarak neyi destekliyor, neyi önemsiyorsunuz?
GPHG’de en çok inandığımız şey, saatçiliği desteklemek ve bunu tüm dünyaya tanıtmak. Akademimizde 1050’den fazla üyemiz var; farklı ülkelerden akademisyenler, uzmanlar ve profesyonellerle tarafsızlık, bağımsızlık ve evrensellik ilkeleriyle çalışıyoruz.
Ölçeğimiz elbette İsviçre yapımı saatler üzerinden ilerliyor ama tüm dünyadan saatlere açığız. İzleyicileri saat ustalığı hakkında daha çok motive etmek istiyoruz. Gençler, bir saatin arkasında ne kadar çok emek ve detay olduğunu öğrendikçe bu alana daha çok yakınlaşıyor.
- Son olarak, GPHG’nin katılımcılar için taşıdığı anlam nedir?
Dayanışma ve ilham, bizim için çok önemli. Katılan herkesin yaratıcılığını desteklemek ve bu endüstriye katkıda bulunmak istiyoruz. Bunu her zaman söylüyorum: Eğer katılırsanız zaten kazanırsınız. Kimse kaybedenleri hatırlamaz, ama kazananlar her zaman hatırlanır.
Bizim birkaç temel hareket noktamız var. Birincisi tanıtım; çünkü bu saatler arasında geçen bir yarışma. Ön seçimler ve final jüri süreçlerimiz var. İkincisi, saat ustalığı endüstrisini tanıtmak. Üçüncüsü ise eğitim. Gençlerin bu kültüre temas etmesini ve öğrenmesini sağlamak. Partnerlerimizle birlikte bu motivasyonu yaygınlaştırmaya çalışıyoruz. Sürdürülebilirlik de özellikle değer verdiğimiz başka bir konu.
- Günümüz gençliğiyle mekanik saatler arasında nasıl bir bağ kuruluyor sizce?
Saatin evrensel dilinin günümüzde çok önemli olduğunu düşünüyorum. Genç jenerasyon, mekanik saatleri yeniden keşfediyor ve zamanla aralarında bir bağ kuruyor. Dijital toplumda büyümüş olsalar da, mekanik bir saatin zamanı nasıl gösterdiğini anlamak, onları şaşırtıyor ve etkiliyor.
Gençlerin bu dünyaya ilgisi artıyor. Saatin arkasında ne kadar çok emek, fikir ve teknik detay olduğunu gördüklerinde bu sektöre olan bağları kuvvetleniyor. Bu yüzden GPHG olarak onların bu keşfine destek vermek istiyoruz.







